Etiketler

25 Şubat 2014 Salı

PAKİSTAN



Pakistan ve Türkiye arasında vize uygulaması var. Tek girişli vize ücreti 110 Dolar, çok girişli vize ücreti ise 345 Dolar. İstanbul ve Ankara’da vize veren Pakistan temsilcilikleri bulunuyor.

Birkaç ay önceye kadar İstanbul’dan Karaçi’ye direkt uçuşu vardı THY’nin. Lahore’ a gitmek için Dubai veya Abu Dhabi aktarmalı uçmak zorundaydınız*. Ben de bu şekilde gittim Pakistan’a. Önce EMIRATES ile Dubai’ye uçtum. Yaklaşık 4 saat sürdü bu uçuş. Dubai’de havaalanında 5 saat bekledikten sonra Lahore’ a yine EMIRATES ile uçtum.

Lahore Havaalanı son derece sıradan, basit bir havaalanı. İçeride doğru düzgün bir kafeterya ya da restaurant olmadığı gibi Duty Free mağazaları da en yetersiz olan havaalanı. En azından benim gördüklerimin içerisinde böyle. Yalnız Pakistan tartışmasız olarak bir Türk’ün pasaport kontrollerinden en kısa sürede geçtiği havaalanı. Amerikalılar, İngilizler özellikle bekletilirken ben 10-15 saniye içerisinde pasaport kontrollerinden geçtim.

Hemen bütün hava alanlarında yaptığım gibi burada da 100 Dolar’ı yerel para birimi ile bozdurdum. Havaalanında diğer tüm havaalanlarında olduğu gibi biraz pahalı bozarlar parayı. Neyse, 1 Dolar yaklaşık 100 Rupi eder ve 10.000 Rupi kadar tuttu 100 Dolar.

Havaalanından çıktıktan sonra benim gibi Faisalabad’a gidecek olanları 2 saatlik bir araba yolculuğu bekliyor. Çok şükür, Pakistanlı dostlarım beni karşılamaya geldiler ve rahat bir araba yolculuğu yapma imkanım oldu. Lahore ve Faisalabad arası otoyol fena değil. Tamamı asfaltlanmış bir yol.

Pakistan'da otobüslerin camları diz altına kadar açık...Havadar geziyorlar yani.



Uzak Doğuda özellikle Tayland'da en yaygın kullanılan ulaşım aracı TUK TUK'un Pakistan (Hindistan, Bangladeş)versiyonu...RICHA...

Faisalabad’ da otel sıkıntısı var. Daha doğrusu makul fiyatta kalınacak güvenli bir otel konusunda sıkıntı var. Güvenlik önemli çünkü Amerika’nın ülkenin Afganistan sınırında Pakistan hükümetinin karşı çıkmasına rağmen sürdürdüğü insansız hava araçları ile yaptığı saldırılar halkın çok büyük tepkisini çekiyor. Çünkü Amerikalılar 1 tane terörist öldürmek için 50 tane sivili öldürebiliyorlar. Kasım ayının başlarında yaptığım seyahatten 2 hafta önce buradaki radikal gruplardan birisinin liderini Amerika insansız hava aracı ile öldürmüş. Bu nedenle batılıların kaçırılma olaylarından hükümet endişe ediyormuş. Geldiğim günün gecesinde gizli servisten benim Pakistan’daki dostlarımı aramışlar ve beni sormuşlar. Kaç gün kalacağımı, ne amaçla geldiğimi, seyahatim sırasında kendilerinin bana refakat edip etmeyeceklerini falan sormuşlar. Sonra da istersek polis koruması alabileceğimizi söylemişler. Ama biz ortak karar alıp bunun daha fazla dikkat çekeceğini düşündüğümüz için reddettik. Benim yanımda yine Pakistanlı dostlarımı askeri istihbarattan arayıp aynı uyarıyı yaptılar.

Aaaa, unuttum söylemeyi. Pakistanlı dostlarımın üye oldukları bir klübün misafirhanesinde kaldım Faisalabad’da. Bu klüpler yüksek gelir seviyesine sahip Pakistanlılar için Pakistan’da sosyal hayatın en önemli ve belki de tek parçasını oluşturuyorlar. Çocuklar klüplerin spor salonlarından ve havuzlarından faydalanıyorlar (erkek çocuklar özellikle, kızlar için havuz yok). Restaurantlarında aileler yemek yiyor. Kafeteryalarında da sigara eşliğinde çay, kahve içiyorlar. Misafirhanelerinde de ya kendileri ya da benim gibi yabancı misafirleri son derece uygun fiyatlara konaklıyabiliyorlar. Klüplere senelik aidatlar veriyorlar. Yaklaşık 1000 Dolar tutarında bir para verirseniz tüm imkanlardan oldukça uygun fiyatlara 1 sene boyunca yararlanabiliyorsunuz. Klüp kültürünü İngilizler getirmiş Pakistan’a. Tıpkı Bangladeş ve Hindistan’a olduğu gibi.

Ne yazık ki hijyen anlayışları sıfır denilebilecek düzeyde. Yatak çarşafları, yastık kılıfları, oda temizliği, restaurant veya otelde yemek yerken ki en temel hijyenik koşullara uyulması çok hem de çok zayıf. Bunun yanında özellikle tavuk, pirinç pilavı başka bazı Asya ülkelerinde olduğu gibi burada da en önemli yemek partnerleri. Bizdeki gibi ızgara et tüketimi de yine yemek tercihleri arasında başta geliyor.

Pakistan'da motorsiklet çok yaygın.
Kadınların bu motorsikletlere yan binmeleri de tabii ki dikkatten kaçmıyor.









Nedenini tahmin ettiğim halde sordum.

"Ayıp" dediler.

Aptal'ı oynadım.

"Baba,neden ayıp?" dedim (baba burada samimiyeti belirten bir hitap şekli, bizde de kullanılır, bilirsiniz).

"Baba" dedi benim adam. "Kadın öyle motorsiklete iki bacağını açıp oturursa arkadan gelen adam ne yapacak?”

Ben devam ettim,"Ne yapacak baba?".
"Olmaz baba, kadını o şekilde görürse erkek, olmaz." dedi.

Muhabbetin gerisi benim gülmelerim ve laf sokmalarımla geçti ama durum bu. Kadının gerçekten de sosyal hayatın son derece dışında olduğu bir ülke Pakistan. Ya da şöyle söylersem daha doğru olacak herhalde. Bizdeki veya batıdaki gibi bir sosyal hayat rolü yok kadının Pakistan’da.

Olağanüstü güvenlik önlemleri var her yerde. Bu nedenle gündüz gözüyle bir yer gezmek mümkün olmadı. Fotoğraflarım hep yemek yediğim yerlerde adamlarla ve yemeklerle çekilmiş fotoğraflar. Ya da araba içinden çekilmiş fotoğraflar.

Pakistan'da motorlu sütçüler geziyor.





Daha önceki seyahatlerimden birinde Nijerya'da ki uzun güvenlik görevlisi ile çektirdiğim fotoğrafı hatırlarsınız. Burada da buldum bir tane uzun. Yerel kıyafetle restaurantın kapısında bekliyor. Benim gibi tiplerle birlikte fotoğraf çektiriyor.

Faisalabad' da ya Pizza Hut'a gideceksiniz, ya benim kaldığım klübün yemeklerini yiyeceksiniz, ya da Pakistan damak tadına uygun hizmet veren Çin Lokantası'na gideceksiniz. Bu fotoğraf feysbukta paylaştığımda çok tepki aldı. İğrenç göründüğünü söylediler. Adamların ballı ve acılı sosları vıcık vıcık. Ne yapayım?






Mançurya usulü tavuk, Mandarin usulü balık, bilmem ne usulü et, pirinç pilavı ve noodle. Yanında da burada en çok seveceğinize emin olduğum taze sıkılmış nar suyu. Her restaurantta mutlaka taze nar suyu servisi sunuyorlar.

Hemen tüm fotolar böyle yemek yediğimiz yerdeki fotolar. Paylaşmıyorum o yüzden.

Karışık ülke burası da. Karaçi'deki terör sorununu çözemiyorlar senelerdir. Afganistan sınırında da Taliban etkisinin önüne geçemiyorlar. Amerika sürekli insansız hava araçları ile Pakistan'ın itirazına rağmen saldırıyor hedeflere ve genellikle sivil zayiat oluyor. Halk tahmin edebileceğiniz gibi Amerika'dan nefret ediyor.Ama dinin bir toplumu nasıl zamanda geriye doğru yüzlerce yıl götürdüğünü de burada görmek mümkün.

Bir çoğunuzun bilmediğine emin olduğum şeyler yazayım biraz da. Dilleri Türkçe,Farsça ve Arapça karışımı.
Bazı ortak veya benzer kelimeleri yazayım:
Anar=Nar
Avrad=Avrat,kadın
Çat=Çatı (bu kelime özellikle çok ilginç,çatmak bir kitapta okuduğuma göre ta Orta Asya' dan günümüze gelen türkçe fiil ve bundan türetilen çatı yine aynı şekilde)
Baba=Baba
Memleked=Memleket
Bahar=Bahar
Aheste=Aheste,yavaş
Kısmet=Kısmet
Nasip=Nasip
Ustad=Usta
Şükriye=Teşekkür
Ziyada=Ziyade,çok
Cume=Cuma
Bai=1.Bey,2.Erkek kardeş.
Arapça ve Farsça' dan dilimize geçmiş ortak kelimeler bunların bir kısmı ama ben ÇAT kelimesine şaşırdım.

Burada bazı insanlar Moğollar ve Çağatay Türkleri'nin soyundan olduklarına da inanıyorlar. Hatta soy isim olarak alanlar bile var. Olabilir tabii.

Alkol kesinlikle yasak. Ne otelde, ne restaurantlarda, ne sokakta hiçbir şekilde alkol tüketmek, almak, satmak mümkün değil.

Özetlersem; Pakistan halkı Türkleri çok seviyor. Çok sıcak kanlılar Türklere karşı. Fakat ülke turistik amaçlı seyahatler için uygun değil. Amerika’nın aptalca tutumu yüzünde halk Amerika’ya ve batıya karşı giderek artan bir öfke duyuyor. Din çok etkili. Ülke İslam Devleti. Sokaklarda çok az kadın görebiliyorsunuz ve onlar da zaten burkaların altındalar genellikle.

Hayat ucuz. 100 Dolar ile 5 gün yemek yer, su, sigara gibi temel ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.

Ülke genellikle Faisalabad, Lahore’de sıcak. Karaçi’yi görmedim ama Himalayalar’a yakın bölgeler oldukça soğuk kış mevsimi yaşarmış. Dünyanın en yüksek ve en zorlu 2'inci zirvesi de Pakistan sınırları içerisindeymiş. 8611 metrelik K2 Dağı’ndan bahsediyorum Pakistan-Çin sınırında yer alıyormuş.

Dönüşümde de yine Lahore Havaalanı’nda pasaport kontrolünden uçar gibi geçtim. Ay yıldızı gören tüm görevliler gülücükler saçarak beni daima ileriye doğru buyur ettiler.

Uçak beklerken sadece 10 Dolar’a CIP Salonu’ndan yararlanmanız mümkün. Çok özelliği yok. Alkol tabii ki yok ancak koltuklar rahat ve çay, kahve içme imkanınız var. Ve tabii eğer sigara tiryakisiyseniz kapalı yerde sigara içmeye halen izin verilen birkaç havaalanından birisi Lahore Havaalanı CIP Salonu.

Tıpkı geldiğim gibi Dubai’ye yaklaşık 5 saatlik bir yolculuk ve oradan da yine 4 saat kadar süren bir yolculuk ile güzeller güzeli İstanbul’a döndüm.


* Di’li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü yukarıda yazdığım gibi, birkaç ay önce THY haftanın 3 günü gidiş, 3 günü de geliş şeklinde olmak üzere İstanbul’dan Lahore’a direkt uçuş koydu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder