![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiav-C8pTgqd3rbpBjdk3XlQxpvW2jptbes2Cw4AgIia3DR0H3Qw2k0Sf-ewA6lVP6UmNwYK1kkjWn_1z64-GBElTA_mMK96sdPN8JBGQ78AnMWvV_rz1TU96yk0OlxHqi04GT0yKxJix1Z/s1600/arsen.jpg)
Leblanc'ın Holmes'u özgün
karakterden biraz farklı. Lüpen'in neşeli, kibar ve umursamaz tavırlarına
karşılık Sholmes (telif hakları nedeniyle isimde yapılan zorunlu bir
değişiklik) asık suratlı, şiddete eğilimli ve benmerkezci olarak tasvir
edilmiş. Dr. Watson ise Wilson’a evrilirken bir yan kahraman olmaktan çıkıp
gereksiz bir eklentiye dönüşmüş. Her iki hikayede de aksiyonun hemen başında ağır
şekilde yaralanarak sahneden kayboluveriyor. Hazır fırsat bulmuşken bir
Fransızın bir İngilizden ufak bir intikam almasını hoş karşılamak lazım. Ancak
Leblanc hikayede oldukça adil davranmış; iki kez karşılaşan kahramanlarımız
ikişer galibiyet alıyorlar. Kişisel fikrimi sorarsanız, yazarlık yarışmasında
Doyle fersah fersah ileride ama Leblanc'ın romanı da gayet akıcı bir şekilde
okunabiliyor. Elbette Sir Conan'ın müthiş olay örgüsünü aramamak lazım.
Leblanc’ın kendine özgü anlatımı ve temposu Arsen Lüpen’i halen canlı tutan
öğeler olarak karşımıza çıkıyor. Arsen Lüpen Herlock Sholmes’e Karşı, hoş zaman
geçirmek isteyenlere tavsiye edebileceğim bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder