Etiketler

30 Nisan 2014 Çarşamba

SİVİL DARBE

Ülkenin her yanından gelen tutanak usulsüzlükleri haberleri, yanmış pusulaların görüntüleri, çöplerden bulunan tutanakların resimleri sosyal medya ve iktidar denetiminde olmayan birkaç televizyon kanalı ve birkaç gazete aracılığı ile yayınlandı. Ülkenin birçok ilçesinde ve şehrinde partiler sayım sonuçlarına itiraz ettiler. Bazı yerlerde hile yapan kişilerin suçüstü yakalandığı haberlerini okuduk. Son yıllarda yapılan tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de ülkenin birçok yerinden elektirk kesintisi haberleri geldi. Bu olaydan daha tuhaf ve bir o kadar da traji komik olan ise bakanın yaptığı “şimdi siz şaka sanacaksınız ama değil, trafoya kedi girdi” açıklamasıydı. Sadece biz değil tüm dünya komik bulmuş olmalı ki birçok ülkenin ana haber bültenlerine konu oldu, yine birçok ülkenin televizyonlarındaki eğlence programlarında bakanın açıklaması ile dalga geçildi. Bana göre en ilginç olan konulardan birisi, iktidarın her fırsatta önemini vurguladığı milli iradenin hakkı ile sandıklara yansımaması konusunda, ne ana muhalefet partisi liderinin, ne de 3üncü parti konumundaki muhalefet partisi liderinin milyonların rahatsızlığını tatmin edecek bir tepki koymamalarıdır. Bireysel olarak sadece birkaç milletvekilinin açıklamaları, çabaları elbette insanların dikkatini çekti ve takdirini topladı ancak birçok insanın “Ulan, bu adamlar bu 43%’ü hakları ile almadılar, kim bilir ne kadar oyu çaldılar?” şeklinde ki haklı şüphelerini daha da derinleştirdi. Öyle ki, demokrasinin olmazsa olmazı olan özgür seçimler kadar bu seçimlerde kullanılan oyların da adil bir şekilde sayılması gereğinin yerine getirilmemesi büyük öfkeye neden oldu. Demokrasiye inanan insanlar askeri darbelere, tek parti iktidarlarına, baskıcı ve faşist yönetim şekillerine karşıdır. İktidar partisinin seçim sonuçlarına etki etmesi, manipüle etmesi, oy sayımı konusunda adil davranılmamasında parmağı olduğunun düşünülmesi bile korkunçtur. 21inci yüzyıl Türkiyesi’ nde bizler artık güvenilir, sonuçlar hakkında kafalarda en ufak şüphe bırakmayan seçimler yapıyor olabilmeliydik. Oysa ki bağımsız yayın organlarından takip ettiğimiz çeşitli araştırmalar ve haberler, sonuçların güvenilir olmadığı yönünde ki yargıları kuvvetlendirmektedir. Öyleyse şu soruların cevapları önemlidir. Eğer insanlar demokratik seçimlerle iktidardaki bir partiyi değiştiremezlerse ya da değiştirme iradeleri ellerinden yapılan türlü hilelerle alınırsa, bu bir darbe değil midir? Askeri darbelere karşıyız diyen, anayasa referandumunda “Yetmez ama Evet” diyen, demokratik parlamenter sistemin erdemlerine inanan milyonlarca insan böyle bir sivil darbeye karşı ne yapmalıdır? Demokratik gösteriler yolu ile insanlar milli iradelerine sahip çıkamazlar mı? Hükümetin çok eleştirdiği ve dış güçleri suçladığı Gezi Olayları’nın bilançosu ortada. Ülke genelinde yüzlerce yaralı, hayatını kaybeden en az 7 genç vatandaş, aylarca süren toplu direniş hali. İnsanlar aylarca anayasanın vatandaşlarımıza sunduğu özgür demokratik gösteri yapma haklarını kullandılar. Elbette bu gösterileri provoke etmek isteyen kişiler, çeşitli radikal örgüt üyeleri oldu ancak bu kişilerin çoğu, bizzat orada olan insanlar tarafından etkisiz hale getirildiler, bunların provokasyonlarına itibar edilmedi. İnsanlar demokrasiye olan inançlarını her türlü sert müdahaleye rağmen ısrarla korudular. Ve bu direnişin neticesinde “yapacağız” denilen AVM’ nin yapılmadığı, “yıkacağız” denilen AKM’ nin yıkılmadığı gerçekleri ortada. Muhalefet partileri şaibeli 43%lük sonucu nasıl hazmedebiliyorlar bilemiyorum ama “aman evlerinizde oturun, aman demokrasicilik oynayalım, nasıl olsa 4 yılda bir sandıklara götürüyoruz sizi, oyunuzu kullanırsınız, biz de sahip çıkabildiğimize zaten çıkıyoruz, çıkamadığımız konusunda da yapacak bir şeyimiz yok” anlamına gelen tavırları ne zamana kadar geniş halk kitlelerini tatmin edecek? Darbelerin her türlüsüne karşı çıkmalıyız ve sivil darbe, içlerinde en tehlikelisidir. (12.04.2014'te yazılan yazıdır)

17 Nisan 2014 Perşembe

DEĞİŞİK YAZI

Sev…
Aileni, arkadaşlarını, ülkeni, milletini, doğayı, hayvanları.

Say…
Atalarını, büyüklerini, küçüklerini, başarıyı, bayrağını, sana saygılı olan farklı düşünceyi.

Anla…
Sevdiklerini, yaşadıklarını, çevrende olan biteni, hatalarını, karşıt görüşü, rakiplerini.

Dinle…
Seni dinleyeni, sana değer vereni, her zaman yanında olanı.

Kork…
Yalancıdan, tutucu insandan, arsızdan.

 Korkma...
Hainden.

Yaşa…
Anı, hayatı, pişmanlıklarını, sevinçlerini, üzüntülerini.

Üret…
Fikir, iş, değer…

Yarat…
Sevgi, saygı, farkındalık.

Gez…
Gördüğün yerleri, görmediklerini, ülkeni, dünyayı.

Git…
Topkapı Sarayı’na, Aya Sofya’ya, Boğaz’a, Çanakkale Şehitliği’ne, Nemrut’a, Derin Kuyu’ya, Efes’e.

Gör…
Cape Town’ı, Shanghai’ı, Penang’ı, İsfahan’ı, Halep’i, Selanik’i, Bang Kok’u.

Ye…
Kuru fasulye, pilav, turşu, soğanı.

İç…
Aslan sütünü ama mutlaka dostlarınla, alttan kayıntı sağlam olacak, üstten muhabbet bol olacak.

Sorgula…
Her şeyi, her konuyu.